<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d14995321\x26blogName\x3dLnP\x27nin+Film+Se%C3%A7kileri\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://lovenpoisonreviews.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://lovenpoisonreviews.blogspot.com/\x26vt\x3d-4411501431289346612', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Çarşamba, Nisan 19, 2006

The Great Dictator (1940)

**Bu aşağıdaki yazının tamamı Edebiyat ve Görsel Sanatlar dersinin vize ödevinin bir kopyasıdır.**

Birinci Dünya Savaşı sonrası küçük Yahudi mahallesine geri dönen, klasik Şarlo karakteri ?Avare?nin (The Tramp) öyküsüdür ?Büyük Diktatör?. Savaşta bilincini yitiren ve uzun yıllar hastanede yatan Avare geri döndüğünde birçok şey değişmiştir. Artık Hinkel adında bir diktatör ülkeyi yönetmekte ve Yahudi?lere karşı zulüm yapmaktadır. Bundan bihaber olan Avare, berber dükkanını açar ve rutin işine başlar. Komiktir, Brahms?ın 5. senfonisi ile tıraş eder adamı; müziğin ritmine uyarak, kıvrak hareketlerle... Sonraları askerler gelir, dükkanı kapatır, camlara ?YAHUDİ? yazarlar. Bunu anlayamaz Avare, dükkanı açıp işine devam eder. Bu olay birkaç kez tekrarlanır. Mimlenmiştir artık Avare. ?Hinkel?i tanımıyor musun sen ?? dediklerinde, ?O da kim ola ki!? diye cevap verir askerlere, burası da güzel bir sahnedir. Bir gün yine askerler geldiğinde bu kez savaştayken hayatını kurtardığı yüzbaşı da gelir. Birbirlerini hemen tanırlar. Bu sayede adeta bir ?dokunulmazlık? hakkı kazanır Avare ve komşuları (ve tabii ki sevdiği kadın da).

Ve günlerden bir gün, Avare?nin diktatör Hinkel?e benzemesinden ötürü onunla karıştırılır ve Hinkel yerine yönetime götürülür. Burada, her şeyden habersiz Avare, adeta despot bir diktatör gibi davranmaya başlar. Belki de bunu biraz da olsa bilinçli yapıyordur. Filmin en büyük ve can alıcı sahnelerinden bir tanesi olan ?dünya balonu? ile oynama sahnesi de burada gerçekleşir. Yine klasik müzik eşliğinde, yine kıvrak hareketlerle bu ?narin? balonla oynar Hinkel yerindeki Avare. Adeta Hitler?in tüm dünyayla oynaması gibi, dalga geçer bu sahnede. Ve sonunda balon elinde patlar, her yer su olur. Birçok demeç verir Hinkel kılığındaki Avare. Bunlar boş konuşmalardır oysa ki, ne Almanca ne de başka bir dilde manası olmayan cümleler kurar. Ve bunları sanki çok önemli konulardan bahsediyormuşçasına bir edayla, coşkuyla yapar. Sonunda başka bir ülkeyi daha istila etmeye karar verirler. Ve bu ülke, korunmaları için sevgilisini ve ailesini gönderdiği ülkedir. Buna karşı çıkamaz Hinkel kılığındaki Avare. Yine zulümler, yine yağmalamalar olur. Ve nihayet filmin sonuna geldiğimizde Büyük Diktatör, filmin en büyük konuşmasını yapar. Dünya barışına, insanlığa, zulümlere ve her türlü horgörüye değinir, verir veriştirir adeta. Bu da Chaplin?den bir göndermedir tüm savaş yanlılarına.

Charlie Chaplin?in, başrolde kendini, hatta Avare / The Tramp?i oynatması son derece komik ve ironik kılmış bence bu filmi. Neden? Çünkü bir tarafta dünyaca sevilen ve ünlü bir oyuncu varken, diğer yanda nefret edilen Hitler vardır. Bu ikisinin zıtlığı büyük bir satir çıkarmıştır ortaya. Avare?nin rahat tavırlarının karşısında, diktatörlüğün getirdiği despotluk vardır. Bunu da çok başarılı bir şekilde kullanır Chaplin filmde. Adeta despotluğun verdiği sertliği ve kuralcılığı, avareliğin verdiği rahatlık ile sarsmaya çalışır. Avare, bilinçsizliğini, katı kuralcılığın at gözlüğü takmış kafasına benzetir bence. Yani, bir cahil bile diktatör olabilir ona göre. Toplumsal değerlere, aşka ve iyi niyete de değinir Chaplin filmde. Berber olan Avare karakteri, sevdiklerini zarar görmemeleri için gizler, hatta yurtdışına gönderir. Filmi büyük kılan yönleri bunlardır. O zor zamanlarda böylesine satir dolu bir öyküyü yazmak ve bunu dünyaya sunmak oldukça zor olmuştur eminim. Zamanında birçok ülkenin filmi yasaklayacağını beyan etmesine rağmen, bugün bu film dünya sinema klasikleri arasında yerini almakta, dünya komedi klasiklerinin de en başlarında gelmektedir. Böyle bir filmi yasaklayacak ülkeler elbette bugün hala mevcut olabilir. Mesela İspanya?da 1975 yılına kadar film yasakmış.[1] Böylesine bir filmi yasaklamak, özgürlüklere vurulmuş ağır bir darbedir. Filmin diğer bir büyüklüğü ise matematiğin ön plana çıkarılmış olmasıdır. Senkronik hareketler, simetri ve keskinlik göze çarpmaktadır. Avare?nin dünya şeklindeki balonla oynarken ve tıraş sahnesindeki hareketlerinin arkada çalan klasik müzik eserine uygunluğu göz doldurur ve sinematik zevk verir.

Film hakkındaki ilginç bilgilere de yer vermek istiyorum[2]; bunlardan en önemlisi bu filme İkinci Dünya Savaşının başlamasından bir hafta sonra motor denmiş olmasıdır. Ve film tam 539 gün sonra tamamlanmıştır. Bu tarihte Fransa, Nazi?lere yenilmiştir ve Chaplin, filmin sonundaki o ünlü konuşmasını sonradan eklemiştir. Diğer bir ilginç detay ise, Büyük Diktatör; sessiz film dönemi 13 yıl önce bitmiş olmasına rağmen, Chaplin?in ilk diyaloglu filmidir ve Avare / The Tramp karakteri son kez ekrandadır.

Filmin sonundaki o mükemmel göndermelerle dolu tiradı da eklemeden bu ödev tam olamazdı:

?Beni duyma olanağı bulanlara diyorum ki : Umutsuzluğa düşmeyin! Üstümüze çöken bela, vahşi bir istihzanın ve insanlığın gelişmesinden korkanların duydukları acıların bir sonucudur sadece. İnsanlığın kini geçecek, diktatörler yok olup gidecektir. Halktan zorla aldıkları iktidar yine halkın eline geçecektir. Ve insanlar ölmeyi bildikleri sürece, özgürlük yok olmayacaktır. Askerler, bu vahşi adamlara adamayın kendinizi... Sizi hor görüyor, size köle gözüyle bakıyor, hayatınızla oynuyorlar. Davranışlarınıza, düşüncelerinize duygularınıza hükmetmeye kalkıyorlar. Sizi hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp, aç bırakıp, topun ağzına sürüyorlar. Doğaya aykırı olan bu adamlara teslim etmeyin kendinizi... Bu makine gibi duygusuz, makineleşmiş adamlara! Sizler birer hayvan değilsiniz! Yüreğinizde insan sevgisi taşıyorsunuz! Nefrete kapılmayın. Ancak sevilmeyen kişiler nefret eder. Sevilmeyenler ve anormal olanlar... Askerler, kölelik uğruna dövüşmeyin. Özgürlük için dövüşün!?[3]



[3] http://sourtimes.org/show.asp?t=the+great+dictator (Erişim 28.03.2006) ve The Great Dictator filmi.

0 Yorumlar:

Yorum Gönder

<< Home