<body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d14995321\x26blogName\x3dLnP\x27nin+Film+Se%C3%A7kileri\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dSILVER\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://lovenpoisonreviews.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://lovenpoisonreviews.blogspot.com/\x26vt\x3d-4411501431289346612', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Çarşamba, Eylül 28, 2005

Hırsız Var! (2005)

Son zamanlarda izlediğim en kötü Türk filmi. Oyunculuk desek yok, hikaye desek eh işte. Bu kadar destek, sponsorlar ve oyuncu(?) ile çok daha iyi yerlerde olmamız gerekirdi aslında. Haluk Bilginer'in önünde saygı ile eğiliyorum. Filmi götüren kendisiydi açıkçası.

Pazartesi, Eylül 12, 2005

Factotum (2005)

Eğer romanın beyazperdeye aktarımı olarak ele alırsak filmi, son derece eksik ve yetersiz kaldığını söylemeliyim. Ama eğer Bukowski'nin genel karakterleri ve Chinaski anlatılmak istenmişse, başarı oranı çok daha yüksek olacak. Bence ikinci seçenekten yola çıkılmış. "Factotum" dışında "Günler tepelerden aşağı koşan atlar misali", "Ateşin içinden ne denli iyi yürüğündür asıl mesele.." ve "Kaptan yemeğe çıktı ve tayfa gemiyi ele geçirdi" kitaplardan bölümler yer alıyor. Bir Bukowski takipçisi olarak Matt Dillon'ı bu rol için iyi uydurduklarını düşünüyorum. Benim zihnimde canlanan Chinaski'den biraz farklı, fiziksel olarak en azından. Karakteristik özelliklerinde de eksiklikler yok değil. Her edebiyat uyarlamasının sorunu bu değil midir zaten?

Vizyon ve gişe başarısının önemli olmadığı bir festival filmi olarak ortalamanın üstünde. Dadafon'un iki şarkısı ve bu şarkıların farklı tonlarda yorumlanması da çok şık olmuş. Ağır aksak ilerlese de film, bence genel olarak iyi bir Chinaski portresi çiziyor ve belki de araştırmaya, kitaplara yönelmeye itmeyi amaçlıyor. Yine de Bukowskinin tarzına yakın olmayanların pek de hoşlanmayacakları, ya da en azından derinden etkilenmeyecekleri bir yapım olmuş. Fragmanını izlediğimden bu güne duyduğum heyecan sona erdi, yine de fragmanı daha fazla beğeniyorum. Ve unutmadan, fragmandaki birkaç sahne filmde geçmiyor, sanırım montajda kaybolmuş.

Perşembe, Eylül 01, 2005

Ocean's Twelve (2004)

En sonunda şu devam filmimi izleyebildim. 2 saati az aşan süresine rağmen çok yoğun bir filmdi. İlk filmin ekolüne uygun up-temp funk benzeri müzikleri gene çok beğendim. Mastermind hırsızlı filmlere hayranlığımı bilirler. Abartılı sahneli, herşeyin sonralara doğru birleştiği ve açıklığa kavuşan birçok olayın olduğu bu blogbuster filmleri seviyorum. Sinemada izlesem olurmuş!

Yıldızlar geçidi olan filmde hem çok güldüm hem de çok eğlendim. Yalnız şunu söylemek istiyorum; Julia Roberts çok çirkin bir kadın! Ve evet, Bruce Willis'e hala uyuzum!

Pieces of April (2003)

İşte harika bir festival filmi! Herşeyi müthiş, izlemesi ne sıkıcı ne de boş. Katie Holmes en sonunda gözümdeki "Joey" imajından sıyrıldı bu filmle birlikte. Harika bir hikaye anlatımı var, müzikleri ve çekimleri, olayların gelişimi ve kişiler hepsi mükemmel. Pek fazla söyleyecek lafım yok, hayran kaldım desem yeterlidir.